ACITAN VE SARSAN SES
BUIKA
Büyülü sesi ile kalbinize dokuna Buika
Concha Buika geçtiğimiz yazdan sonra bu yıl da tekrar
Türkiye’ye geldi. Afrika kökenli şarkıcı gizemli, büyülü, içinizi acıtan,
kalbinize dokunan sesi ile kendine hayran bırakıyor. Babası, eski politikacı ve
yazar Juan Balboa Boneke rejim karşıtı düşünceleri sebebiyle Mayorka adasına
yerleşince çocukluğu orada geçmiş. Şarkı söylemenin hayatı kutlamak olduğunu
söyleyen sanatçı İstanbul’a gelmekten çok keyif aldığını söylüyor. İkinci
albümü “Mi Niña Lola” albümü ile İspanyol Müzik Ödülleri’nde “En İyi
Prodüksiyon” ve “En İyi İspanyolca Albüm” dallarında, “El Ultimo Trago” albümü
ile de “En İyi Tropikal Albüm
Grammy”'sini kucaklayan Buika, yepyeni albümü ‘Vivir Sin Miedo’da kendi
şarkılarınu yazıyor, üretiyor ve de Reggae, Ragga , Flamenko, R&B, Afrobeat
ve Gospel’ı muhteşem bir şekilde harmanlıyor. İstanbul’a gelen Buika ile müzik
üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirmiştim.
Şarkı söylemek sizin için ne ifade ediyor, kendinizi nasıl
hissediyorsunuz sahnede şarkı söylerken?
Şarkı söylemek benim
için hayatı kutlamak demek. Aynı zamanda duygularımızı ortaya çıkarmak ve dünya
ile iletişim kurmanın bir yolu. Dünyanın bir yarısının diğer yarısını
dinlediğini düşünüyorum. Bazen konuşarak anlatmak zordur ama güzel bir melodiyi
herkes anlar.
Sesinizle insanların kalplerine dokunuyorsunuz, sesinizde
çok şey görüp geçirmiş, acılara şahit olmuş bir tını var, sesinizin gücü hakkında
ne düşünüyorsunuz?
Şarkı söylerken herkese ait hatıralara dair şarkı
söylüyorum. Bu da sesime yansıyor. Anılarınızı filtrelemeden ve kendinizi
kandırmadan hatırlamak zordur. Benim sesimde size melankoli hissi veren bu.
Aynı melankoli size tanıdık geliyor. Üzüntüler ortak, bazen bütün herkesin aynı
üzüntülerle çevrelenmiş olduğunu düşünüyorum. Dinleyicilerim benim acı ve
hüzünlü aşklar yaşayan kardeşlerim.
Ne zaman şarkı söylemeye başladınız ve şarkıcı olmaya karar
verdiniz?
Ben şarkı söylerken insanların ilgisini ilk çekmeye
başladığımda, beni durdurup şarkı söylememi dinlemek istediklerinde kendimi
özel bir hayvan gibi hissettim. Müziğin benim için ciddi ve gurur verici bir
kader yaratacağını anladım. Bütün gücümle hayatım boyunca müzik için çalışmaya
devam edeceğimi biliyordum. İnsanları çok seviyorum ve ilk şarkı söylediğimde
anladım ki o andan itibaren sonsuza kadar bütün umutlarımı şarkılarımdaki
notalarıma koyacağım.
Flamenko ruhunu nasıl tanımlıyorsunuz?
Flamenko da müziğin bir parçası, kulağa ve ruha iyi gelen
bir parçası.
Çocukluğunuz nasıl bir ortamda geçti, müzik hayatınızın
içinde miydi?
Hayatımın merkezinde barış vardı ve müzik de benim için
barış demek, böyle bakarsak evet bir şekide hayatımın içindeydi.
Mayorka adasında büyüdünüz, ada yaşamı nasıldı?
Eğlenceli ve aynı zamanda zordu. Dünyanın her yerinde olduğu
gibi benim gibi yeni yetişen bir genç için bazı şeyler kolay değildi. Annemin
sevgisi ve inancı bana iyi olmam için yardım etti. Müzik ve şiir bana yardımcı
oldu. Daha sonrasında da dinleyenlerin sevgisi beni destekledi.
Ailenizin göçmen olarak Mayorka’ya yerleşmesi sizin için
üzücü bir anı mı yoksa bir kurtuluş hikayesi mi?
Bunu gerçekten bilmiyorum. O zaman küçük bir çocuktum ve
annemin benim ve kardeşlerim için hayatı kolaylaştırmaya çalıştığını
hatırlıyorum. Ama annem için durumun kadar da kolay olmadığı anlıyordum. Her
zaman annemin cennetten bir hediye olduğu düşündüm.
Daha önce de İstanbul’a geldiniz, şehri gezme fırsatınız
oldu mu, nasıl buldunuz?
Menajerime ve Pasion Turca’dan Sinan Nergiz’ e çok teşekkür
ederim bu konuda. Şehrin en harika ve gizemli köşelerini, şehrin kalbini bana
gösterdiler. Bu güzel şehir inanılmaz sırlar barındıran, arkadaş canlısı, onu
sevmeyi bilene kapılarını açan bir şehir. Buraya her geldiğimde şükrediyorum.
İstanbul dünya için bir gülümseme, sokaklarında yürüdüğümde bunu hissediyorum.
Yaratıcılığınızı besleyen unsurlar neler?
Sadece yaşam, başka ne olabilir ki?
Hangi şehirde
yaşıyorsunuz, normal bir gününüz nasıl geçiyor?
Miami’de yaşıyorum ama her zaman yollardayım. Hepimiz için
normal bir gün yokmuş gibi hissediyorum, her şey her an değişim ve gelişim
içinde. Sadece bu değişim ve gelişimin bir parçası olmaya karar vermemiz
gerekiyor.
İspanyolca ya da İngilizce şarkı söylemek arasında sizin
için fark var mı?
Bana göre acı ve sevinç ikisi de aynı bütün dillerde. Ben
bir fark hissetmiyorum. Sadece sözcükler farklı.
Hangi enstürmanı daha
çok seviyorsunuz?
Bütün enstürmanlar benim ruhumda yaşıyor, bunu hissediyorum,
ben hepsiyim. Sadece şarkı söylediğim ana göre değişiyor seçimim.
Sevgiyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Kelimelerle ve tariflerle tanımlanamayacak bir şey olarak
görüyorum.
Meksikalı diva Chavela Vargas’ı çok sevdiğinizi biliyoruz,
onun hangi yönleri sizi etkiliyor?
Müzik kariyerim boyunca mesleğimi icra etmede ondan çok şey
öğrendim. En önemlisi kaybedilen bir mücadele sonrası tekrar nefes almam
gerektiğini bana hatırlatması oldu. Bir pencere açarak temiz havayı içinize
çekip yeniden bir başlangıç yapmam gerektiğini öğrendim. İstediklerimi böyle
gerçekleştireceğimi anladım.
Müzikle ilgili en büyük hayaliniz nedir?
Ölümsüz, özgür bir nota olabilmek. Güzel bir müziğin hatırı
için..
“Bir sanatçı sadece şarkı söyleyen ya da resim yapan biri değildir, hayatını sanata dönüştüren kişidir”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder