5 Nisan 2018 Perşembe

BELARUS'TA GEZİ



DİNGİNLİĞİN KUCAĞINDA BELARUS


UNICEF Dünya Mirasında yer alan şatoları, yemyeşil doğası, doğal köyleri, geniş meydanları, sıcak kanlı insanları ve sanata değer veren duruşu ile huzur ve dingin bir ülke sizi kucaklıyor. Sağlıklı yiyecekler tadacağınız bu güzel ülkeden temiz havaya doyarak döneceksiniz.


Biraz huzur arayıp doğaya sığınmak istiyorsanız tatil için Türk Hava Yolları’nın  haftada üzenlediği 4 uçuştan birinde Belarus’a yerinizi ayırın.







Vitebsk, Brest, Gomel, Mogilev, Grodno ve başkent Minsk olmak üzere 6 bölgeye bölünmüş olan Belarus,  kusursuz bir şehir planlaması, çevre düzenlemeleri ve yenilikçi mimari örnekleriyle sizi etkisi altına alıyor.

Patates mücveri olan Draniki beyaz bir krema eşliğinde ikram ediliyor.


Yeni bir yer keşfetmeden önce tatlı bir heyacan içinde olurum. Yeni bir coğrafya, yeni insanlar, farklı bir kültür, yeni bir dünyanın kapılarını açar. Duyacağım yeni bir müzik, tanımadığım bir şair sanatsal yeni bir yolculuk başlatır. Belarus’tan döndüğümde orayı tanımlayacak en güzel kelime huzurdu. Trafik kornasını hiçbir zaman duyamayacağınız Minsk başkenti geniş caddeleri, parklar, meydanları, kültürel aktiviteleri ile çok rahat gezebileceğiniz bir tatil vadediyor. Birbirinden güzel meydanları Belarus’un öne çıkan özelliklerinden biri. Bağımsızlık meydanı alabildiğine genişlik duygusu ile size sarıyor. Ortadaki büyük havuz şehrin birçok yerinde hissettiğiniz huzuru etrafına yayıyor. Havuzun ortasındaki leylek heykelleri bağımsızlığı çağrıştırarak kanat çırpıyor. Şehrin pek çok yerinde birbirinden güzel heykeller şehrin en güzel aksesuarları olarak karşınıza çıkıyor.  Bağımsızlık meydanının hemen yakınında bulunan kliseye kızıl klise de deniyor ve kentin en önemli kilisesi olarak görülüyor. Lenin Caddesi, akşam üstü kalabalıkların toplandığı cadde bir dönem zenginlerin otuduğu cadde olark biliniyor. Kafeleri ve restoranları ile popüler buluşma mekanlarndan biri. En değerli unsuru kitap kabul eden Belarus elmas görünümünde milli kütüphanesi ile de dikkat çekiyor. 


Vizesiz kolaylıkla gidebileceğiniz Belarus dünyanın en güvenli ülkelerinde biri.



Kitap dağıtma sistemi dünyadaki en gelişmiş sistemlerden biri olan kütüphanede bütün dünya dillerinden 14 milyon kitap barındırıyor. Her yeri heykellerle dolu şehirde  Belarus’un ünlü şairi Yakup Kolas’ın heykeli beni en çok etkileyeni oldu. Belarusça dilinin oluşmasında büyük katkıları olan şairin devase heykeli ilk görüşte sizi çarpıyor.  Belarus’u yakından tanımamız  Belarus Holiday’in iyi derece Türkçe bilen Belaruslu rehberi Alexandra Anisko sayesinde oldu. Minsk şehrinde Türkçe bilen çalışanlarla karşılaşmak sizi şaşırtmasın. Üklemize yakınlığı sebebiye de Türkiye’ye özellike Antalya’ya gelen Belaruslular çok güzel Türkçe konuşabiliyor. Doğu Avrupa ülkesi olan Belarus kışın -40’lara varan soğuklar görse de bahar ve yaz aylarında mükemmel havası ve geç batan güneşin etkisiyle enerji veriyor. Okur yazar oranı yüzde 95. Ülkede 55’den fazla ünüveriste var ve bunları 33 tanesi Minsk’te bulunuyor. Bu kadar çok öğrencinin bulunduğu şehirde sanat aktiviteleri birbirini kovalıyor. Opera ve klasik müzik sevenlerin konser seçmekte zorlanacağı kesin.
                                                              LENIN SOKAĞI

Sanatın her köşeden karşınıza çıktığı Minsk şehri sayısız sanat etkinliği ile de cezbediyor. Ulusal Opera ve Balesi’nde bir gösteriye katılmak isterseniz biletinzi mutlaka önceden ayırmalısınız.
                                      BELARUS ULUSAL OPERA VE BALE BİNASI



NEDEN BEYAZ RUSYA DENİYOR?
Belarus bir diğer adı ile Beyaz Rusya bu sıfatını nereden almış diye merak ediyorsanız, birkaç inanış bir arada bulunuyor. Belarus’ta bir zamanlar herkes beyaz elbiseler giydiği için bu adı aldığına dair bir efsane bulunuyor. Aynı zamanda Belarus’un sembollerinden olan leyleklerin beyaz renkli kanatları bütün Belarus’u kapladığı için bu ismi aldığı da diğer bir rivayet.

HUZUR VEREN DOĞA
Belarus yeşil sevenler için gerçek bir cennet. 10.000’in üzerinde gölü ve 22.000 çay ve nehir var. Ülkenin yüzde 40’ı ormanlardan oluşuyor. Minsk’te pilanör uçuşu ile şehri tepeden görme şansınız var. O zaman ne kadar yeşil bir şehirde olduğunuz görerek şaşırabilirsiniz.




DUDUTKİ KÖYÜ
Belarus’ta geleneksel köy hayatını hissedebileceğiniz Dudutki Köyü eğlenceli ve doğa ile iç içe zaman geçirmek için birebir. Özellikle çocukları ile tatile çıkanlar için vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacağınız bir gün olacak. Küçük kulübelerde ekmek, peynir, bal yapımından demir ustalığına kadar ustalık isteyen geleneksel üretimler anlatılıyor.Belarus’a özgü buğday sapları el  işi sanat eserlerine dönüşüyor.  Dudutki köyü killi toprağa sahip. El ustalığı ile çanak, çömlek yapımı tıpkı bizde olduğu gibi yaygın. Nal figürünün şans getirdiğine inanılıyor, demir atölyesinde nal yapmanın inceliklerini seyredebilir ustaya yardım ederek kendi nalınızı yapabilirsiniz. Kötülükten korunmak için kapılara asılan nar aynı zaman da eve bereket de getiriyor. Bu sevimli köyde hayvanlar da yaşıyor. Deve kuşları, atlar, domuzları görebileceğiniz Dudutki Köy’ü çocukların vakit geçeirmekten zevk alacağı bir alan. Fırından çıkan taze ekmek, göl kıyısında bulunan restoranda yiyeceğiniz lezetli yemekler de açık havada acıkıldığı için çok iyi geliyor.

                                                                DUDUTKİ KÖYÜ

MİR ŞATOSU
16.yy.’dan günümüze kalmış. Mimarisi ve renkleri ile hafılara kazınıyor. Mir Şatosu ve önündeki gölle izlemeye doyamayacağınız bir manzara yaratıyor. Bir bölümünün otel olarak kullanılan otel lüks konaklama seçeneği ile şatoda konaklamak isteyenlere olanak sağlıyor. Şatonun içi orijinal eserlerle dolu. Mir Şatosu Beyaz Rusya’nın en çok ziyaret edilen destinasyonlarından biri. Altın süslü tavanları ile döneminin lüks anlayışını yaşatan şato  tarihten kopmuş bir gün yaşatıyor.
                                                                  MİR ŞATOSU


LEZZETLİ BALLAR
Yeşil doğası ile öne çıkan Belarus birbirinden lezzetli ve doğal bal çeşitleri ile dikkat çekiyor. Ahu dudu ve farklı bitkilerden oluşan ballar farklı tatlarının yanında antiseptik özelliğe sahip.  Tarla çiçeklerinden oluşan ballar da çok yaygın.


GELENEKSEL LEZZETLER
Minsk’te geleneksel bir restoran ararsanız karşınıza Traktir Restoran çıkacak. Geleneksel Belarus tarzını ve lezzetlerini hissedebileceğiniz restoran kendi ekmeğini kendi pişiriyor ve misafirlerine ikram ediyor. Salatalar tamamen organik ürünlerden oluşuyor. Bu restoranda toprak kapta pişen bizdeki “pişi” ye benzeyen hamur işi büyük beğeni topluyor.


                                                               Traktir Restoran


NARAÇİ GÖLÜ
Yatlarla dolu Naraçi gölü ülkenin en büyük gölü. Hayallere bile sığmayacak güzellikteki köyde tamamen doğal bir yaşam sürüyor. Gölden tutulan balıklar da yeniyor. Ahşap evlerde doğa ile iç içe yaşamlar sürülüyor. Doğal ürünlerin elle hazırlanarak kullanıldığı köyde hemen hemen her şeyin turşusu yapılıyor. Ormanlardan toplanan meyveler de lezzetli reçellere dönüşüyor.  Doğal yaşamı deneyimlemek için dışı gibi içi de ahşap olan köy evlerinde konaklayabilirsiniz. Elektronik hiçbir aletin bulunmadığı evler doğal yatak örtüleri, antika eşyaları ile sizibir zaman tüneline sokuyor.

                                                                            Dudutki

TARİHTEN GÜNÜMÜZE AVCILIK
Belarus’ta avcılık kuşaktan kuşağa aktarılan bir gelenek. Ormanlar bu kadar geniş yer kaplayınca avcılık da bir yaşam biçimine dönüşmüş. Avlanan hayvanların  postaları çıkarılarak  evlere süs olarak konuluyor.

NE YEMELİ
Belarus’un en yaygın lezzetlerinden biri Draniki. Patates üretimi oldukça fazla olan ülkede patatesden yüzlerce yemek yapılıyor. Draniki’de patates mücveri. Beyaz bir krema eşliğinde ikram edilen mücver oldukça lezzetli. Pek çok yerde bulunan özel ekmek fırınlarında kendi taze ekmeklerini üret,iyorlar. Özellikle köylere doğru gittiğinizde tamamen doğal lezzetleri bulacaksınız. Borç çorbası Rus bölgesinin vazgeçilmez çorbası. Belarus’ta hemen hemen her restoran borç çorbası servis ediyor. Tabii ki patates çorbası da var ve tahmin edebileceğinizden çok daha lezzetli. Bu kadar yeşil bir ülkede binbir çiçek, bitki ve meyvenin çeşit çeşit balı yapılıyor. Onlara göre çam balı değerli değil. Diğer kaliteli balında çam balını yetersiz buluyorlar.



Draniki


EĞLENCE
Belarus gece geç yemek yiyen ve gece hatatına da geç başlayan bir ülke. Renkli ışıkları, restoran ve barları ile eğlenceyi doyasıya yaşayabilirisiniz.  Paris’teki Moulin Rouge’un bir benzerini Belaruslular açmış. Canlı performanlar izlediğiniz bu restoran keyifli bir gece için tercih edilebilir. Food Rebuplic birkaç farklı restoran konseptinin buluştuğu alan. Orada bir akşam yemeği yedikten sonra yakınında bulunan barları ziyaret edebilirsiniz. Balarus’ta hemen hemen her restoran ve barda canlı müzik dinleme imkanınız var. Kendi müziklerini ağırlıklı olarak dinleyen bu ülke turistik şehirlerden farklı olarak, o kültüre ait bir müzikle tanışma şansı sunuyor.

                                                        Belarus geleneksel kıyafetleri.


FERİT ODMAN


FERİT ODMAN


Ferit Odman’ın New York'taki Bunker Studios'da tam analog olarak kaydettiği son albümü, canlı kaydına en yakın şeklinde plak formatında çoğaltıldı. 1000 adet sınırlı bir sayıda çoğaltılan plak caz eleştirmenlerince övgüye değer bulundu.


Ferit Odman, bugüne kadar üç albüm yayınlayan, uluslararası caz eleştirmen ve dinleyicileri kadar, albümlerinin kayıt kalitesi ile odyofillerin de takibindeki bir sanatçı.


Türkiye’nin en uzun soluklu festivallerinden biri olan Akbank Caz Festivali, bu yıl 26. yaşını kutluyor. Caz dünyasının saygın isimlerini Türk izleyicisi ile buluşturan Festival,  23 Ekim’e kadar şehri yine cazın farklı renkleriyle kucaklıyor. Bugüne kadar milyonlarca izleyicisi ile giderek yükselen bir ilgi grafiğine sahip olan Festival, 26. yılında da birbirinden özel performanslara ev sahipliği yapıyor. Genç kuşak müzisyenlerimizden Ferit Odman’a 26. Akbank Caz Festivali kapsamında bir konser gerçekleştirdi. McCoy Tyner, Christian McBride, John Clayton gibi isimlerle de aynı sahneyi paylaşan Amerikalı trompetçi Terell Stafford eşlik etti. Başarılı caz bateristi ile müzik üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ferit Odman’ın Bebop akımının en önemli bestecilerinden Tadd Dameron müziklerini yorumladığı son albümü, çok yönlü aranjör David O'Rourke tarafından yaylılar altılısına uyarlandı.




Caz müziğine sevginiz nasıl başladı?
Anne karnında desem yalan olmaz. Hep caz dinlenen bir evde büyüdüm ve aslında benim için müzik kavramı tamamıyla caz ile örtüşüyor. Yani benim hayatımdaki müzik sevgisi; caz sevgisi ve bu müziğe olan ilgimle paralel. Müziği kim sevmez ki...

 Caz müzik sizin için ne ifade ediyor?
Caz benim hayat damarım, her şeyim! Öyle bir müzik ki, bir kere anlayıp içine girdiğinizde çıkamayacağınız ve başka müzik türlerini de anlamsızlaştıracak kadar komplike olmasına rağmen içinde hep güzellikleri barındıran bir derya.

İlk olarak nasıl ve ne zaman çalmaya başladınız?
Benim davulla tanışmam 11 yaşında oldu. Elleri ayakları hiç durmayan ve sürekli bir şeylerin üzerinde ritim tutan bir çocukluktan sonra doğal olarak davula yöneldim. Zillerin parıltısı da beni hep çok etkilemiştir.


Türkiye'de caz müziğinin gelişimini nasıl buluyorsunuz?
Kötü bulmuyorum ama eksikleri çok fazla. En önemlisi caz eğitimi veren bir üniversite ve 4 yıllık ciddi bir program. Benim jenerasyonum Bilgi Üniversite’sindeki çok iyi bir caz bölümü ile yetişti ama maalesef o bölüm artık yok. Şu an İstanbul caz sahnesinde neredeyse kimi dinliyorsanız o okulun çalışma odalarından yolu geçmiştir. Bunun dışında tabii ki caz kulübü eksiğimizde var. Festivallerimiz çok iyi bence, tabii ki bankalar ve büyük holdinglerin festivallere verdiği destek çok önemli. Umarım bu destek artarak devam eder ve caz müziği daha büyük kitlelere ulaşır.

 Sevdiğiniz caz ustaları kimler?
Bu liste çok uzayıp gidebilir o yüzden ben davulcular ile kısıtlayıp altı davulcu ismi vermek istiyorum size; Max Roach, Art Blakey, Philly Joe Jones, Roy Haynes, Elvin Jones, Tony Williams.

Son albümünüzü Amerika'da kaydettiniz, teknik olarak daha iyi noktada oldukları için mi? Plak olarak burada kaydedilemiyor mu? Nerelerde bulabilirler caz severler plaklarınızı?
Aslında üç albümümü de dediğiniz nedenlerle New York’ta kaydettim. Son albümüm teknik anlamda Türkiye’de yapılamayan tam analog bir şekilde bantlara kaydedildi. Bu ‘gerçek ses’i sizlere ulaştıran kayıt stüdyoları Amerika’da, özellikle New York’ta iki üç tane var. Tam analog olarak çıkan plak 1000 tane ile limitli ve elle numaralandırılmış şekilde piyasaya çıktı ve kısa sürede tükendi. Şimdi Japonya’dan JVC firması XRCD formatı için albümün haklarını satın aldı. Kısa zamanda da daha değişik bir re-issue olarak plağı basacağız. Yeni baskıya Türkiye’de her yerden ulaşılabilecek, ama ilk limitli edisyonu alanlar çok şanslı tabii ki.

İleriye dönük projelerinizden bahseder misiniz?
Şu an bu albümün rüzgarı ile Dameronia projesini tanıtmak ve global arenada yer almak için çalışmalar yapıyorum. Bunun yanında Türk caz sahnesindeki konserler devam ediyor. TRT Big Band ve özellikle Kerem Görsev ile çaldığım konserlere gelmenizi tavsiye ederim. Spesifik bir albüm çalışması gözükmüyor şu anda ufukta ama bu her an değişebilir.